14 Mart 2018 Çarşamba

Pierre Mac Orlan | Açlık | I. kısım

PIERRE MAC ORLAN
LA FAIM
BIFUR, II. Sayı, 1919


AÇLIK

Açlığı sosyal bir güç olarak görmemeliyiz. Açlık, beslenmenin klasik prosedürü sayesinde yatıştırıldığı anda bile sadece anımsama ile harekete geçebilir. Açlığın bir isyan esincisi olduğuna inanmak doğruluğu kanıtlanmış popüler bir hatadır. Gerektiğinde, açlık son derece şiddetli bir isyan hissi esinleyebilir ancak gecikmeyle. Bir kaç ay aç kaldığımız için bir kaç yıl sonra isyan ederiz. Kötü günlerin hatırası yüzümüze kan yürütür iyi ya da kötü takdiri biri ötekinin yerine geçebilecek eylemleri provoke edebilir.
Ama bununla birlikte, açlık, şöyle bir ölçüp biçilmesi gereken tüm insan hareketlerinin çoğunu domine eder. İyi ya da kötü, insanlığı yükselten her şey, zamanın lütfuyla, açlıkların, alkolle zenginleşmiş eski bir hatırasıdır.
İnsanın hayatında en az bir aylık bir fasılada aç olması gerekir. Açlık yoksulluktan kaynaklandığında bize acı vermez, ancak aşçı kahvaltı ya da yemek için geç kaldığında korkunç canımızı yakar.
İki çeşit açlık vardır.
Zengin açlık, çoğunlukla çocuksu bir nedenle aniden tırmanan bir iştah nöbetinden başka bir şey değildir. Bu iğrenç bir açlıktır. Sakin bir adamı boğadan daha kızgın hale getirebilir.
Yoksul açlığı daha yumuşak ve sinsidir. Fiziksel acıyı yatıştırır: daha kesin bir dille fiziksel acıyı kolay ufalanır parçalara ayırır. Bu nedenle, ona sahip olanı küçültme eğilimi vardır. Yine de tesirleri geçici olan bu küçülmelerin önemini abartmamak gerekir.
İyi organize edilmiş her hayat gemi bölmelerine benzeyen kısımlardan oluşur.
Kendi hayatının, her bir bölmeyi temsil eden farklı etaplarına bağlı olmak şart değildir. Yirmi yaşındaki adamın on yaşındaki çocukla artık ortak hiçbir yanı yoktur, ve imrenilecek bir araba sürmekte olan kırklık da, başkasına kapı açan ya da ıslak yollarda bambaşka şekillerde sürten on sekizlikle.
Makul bir hayat süren biri, bu da yetmiş yaşlarına tekabül ediyor, örneğin, ardı ardına ölerek bir başkasına doğum veren çok sayıda bireyin bir sonucudur. Bu bireylerin her biri hatıralardan bir mirası halefine devrederler. Bu da yedi ya da sekiz baklalık bir zincir meydana getirir. Bu zincir bir aile adı taşır, bir soyadı ve kimi zamanlar da yeniyetmelik çağı arkadaşların gözlem ruhuna tanıklık eden bir lâkabı olur. Bu lakaplar çoğu kez, açlığa ithaf edilen dönemlerde doğar. Lâkaplar daima, insanlığın barındırabileceği aşağılık hıncın en alçakgönüllü ifadesi olmuşlardır.
Aç olmuş hemen her insan, olayların keyfi aracılığı ile, bir lâkapla taçlanmıştır. Dünyaya kalsa silinip gider, ancak akademisyen, adalet bakanı yahut milyoner ressam olmadan önce, tüm İspirtocular koleksiyonu içinde kaybolmuş bir İspirtocu, bir Toto, Dipsoman, Tanaka, Muhallebici v.s. olmuş birinin loş hafızasında silinmez, bu v.s nin zenginliğinin sınırsız olduğuna inanmanızı rica edeceğim.
Açlık, bir kişinin mevkiisini, derecesini düşüren bu dekoratif açlık, zengin bile olsa o bilmeden, usul usul serpilen bir hastalık çeşitidir.

....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder