MARC WERSINGER
LA CHUTE DANS LE NÉANT
Éditions Le Pré aux Clercs
1947
birinci kısım için tıklayınız YOKLUĞA DÜŞÜŞ [I]
BİRİNCİ BÖLÜM
İLK DENEMELER
....
Ertesi gün uyandığında son derece zindeydi, hareket özgürlüğünü bütünüyle yeniden kazandığını fark etmekten büyük bir sevinç duydu. Önceki günün tuhaf deneyimini bir kez daha yinelemek istedi. Başlangıçta, bu olayı kumanda etmesi lazım gelen gizli zembereği bir türlü yerinden oynatamadı, az kalsın önceki gün yaşadıklarının bir kâbus olduğuna hükmedecekti; ancak birden bire, gömleğinin göğsündeki düğmeler teker teker atmaya başladı, aynı anda ayakları, boğuk bir sesle birlikte örtülerin altından çıkıp yatak demirlerinin arasından ileri doğru seyrediyordu.
Robert göz
açıp kapamada odanın boş olduğunu anladı, tek kişi vardı o da diğer başta
çamaşır ayıran hastabakıcıydı. Böylece tuhaf deneyimini tekrar etmekte tereddüt
etmedi.
Şüpheye
yer yoktu: artık kendi isteğiyle deve dönüşme yeteneğine sahipti.
Acaba ne
gibi psikolojik bir hadise bu dönüşümün gerçekleşmesine neden olmuştu? Hiçbir
fikri yoktu. Ancak bilimsel merakı bir kez uyandığından denemelerini arttırmak
için sabırsızlanıyordu.
Bir an
için meseleyi başhekime açmayı düşündü ancak bu fikrin aklına gelmesiyle uçup
gitmesi bir oldu: başhekim seçkin bir doktordu, hiç de hafife alınmayacak böylesine
bir vakayı mutlaka incelemek ister, elbette genç adamı alıkoymakta sakınca
görmezdi. Ama genç adam için en başta gelen şey özgürlüktü. Ayrıca eğer ihtiyaç
kendini hissettirirse Fakülte’ye başvurmak onun için her zaman mümkündü.
Robert
Mûrier çocuksu bir neşe içinde Paris asfaltına ayak bastı. Doğuştan gelme
melankolikliği anında kaybolmuştu, hayat şimdi ona hayran olunacak kadar güzel
geliyordu.
Birkaç
dakika sonra evindeydi, edindiği garip yeteneği mümkün olduğunca titizlikle
incelemeye karar verdi.
Çırılçıplak
kalıncaya dek soyundu. Sonra, sinirleri üzerindeki kontrolü arttırarak, bedenine
büyümesini emretti. Döşeme alçalıyormuş, tavan ise yaklaşıyormuş gibi oldu.
Özel bir dikkatle gözlediği elleri, daha o anda normalde olduklarından iki katı
fazla büyüklüğe ulaşmışlardı. Murier ellerinin ışıkgeçirmezliğinin büyümeleri
ile ters orantıda azaldığını görüyordu. Aynı anda bileklerinin ve parmaklarının
kemiklerini ayırt etti. Gardroptaki aynanın karşısına geçtiğinde, dev gibi
kocaman bir göğsün içinde kalbinin ritmik atışlarını belli belirsiz işitti. Derisi
ve dokuları belli bir ölçüde yarısaydam hale gelmişti. Ancak deneyini uzattığı
için, sinirleri üzerindeki istemli baskısını sürdürmeyi unuttu ve bir anda ilk
boyutlarına geri döndü.
Organizması
öyle gerilmişken yorucu bir heyecan duyuyordu. Aslında, hadise herhangi maddi
bir katkı olmadan meydana geldiği için dokularının direnci büyük ölçüde düşmüş,
derisi ise incelmişti; duyu sinirlerinin uçları, dış dünyayla bu neredeyse ani
temastan acı verecek kadar etkilenmişti.
Epeyce
eski robdöşambrını giydikten sonra, yatağında oturur vaziyette, bu tuhaf
psikolojik anormalliği incelemeye devam etti. Bedenin genelinde herhangi bir
ödem oluşmamıştı. Kabartı ya da şişlik yoktu, ancak tüm organların - vücudunun
içinin olduğu kadar dışının da - orantılı bir gelişimi söz konusuydu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder