"Bir iç dünya okulu açıp kapısına şunu yazacağım: Sanat Okulu." Max Jacob
15 Aralık 2017 Cuma
3 Aralık 2017 Pazar
Marcel Proust | Lemoine Davası | Emile Faguet
Pastiches et
Mélanges
-Pastişler ve
Seçme Yazılar-
Marcel PROUST
NRF (Gallimard), 1919
EMILE FAGUET'NİN HAFTALIK
TİYATRO KÖŞESİNDE
Dönüş'ün ve Pazar'ın
müellifi - ki Henri Bernstein deyince akla bu gelir - yakınlarda Gymnase
komedyenlerine bir dram, daha doğrusu bir trajedi ile vodvil karışımı sahneletti,
bu oyun belki onun Athalie'si ya da Andromaque'si, Önceki Aşk'ı
ya da Faziletin Patikaları[1]
sayılmaz, ama Nicomedea'sı olmaya
aday; belki kulağınız aşinadır, hiç de bütünüyle göz ardı edilemeyecek, hiç de
hepten insan ruhunun utancı olamayacak bir piyestir bu. Nitekim Berntein'ın piyesi,
biraz da abartılarak, bulutların ötesine diyemesem de en yüksek bulutlara kadar
çıkartıldı, ve haklı bir başarı kazandı, neden mi, bay Bernstein'ın piyesi, gepegerçek
bir arka planda, akılalmaz şeylerle dolup taşıyor da o yüzden. Lemoine Davası'nı Rafale'dan, ve de genel anlamda bay Bernstein'ın trajedilerini
Eurupides'in - akılalmaz bir arka planda ama gerçeklerle dolu - çok sayıdaki komedisinden
ayıran işte budur. Dahası bay Bernstein'ın bir piyesi ilk kez - şimdiye kadar uzak
durduğu - insanların dikkatini çekiyor. Pekâlâ; sözde icadı 'elmas üretimi'yle
insanları aldatmak isteyen dolandırıcı Lemoine… dünyanın en büyük elmas madeni
sahibine başvurur. Ne kadar akılalmaz, bunu siz de hayli akılalmaz bulacak, bana
hemen hak vereceksiniz. Bu birincisiydi. En azından, şunu hiç düşünür müsünüz: o, kafası dünyanın en büyük işleriyle daima meşgul,
dediğim dedik adam, Lemoine'i, Kudüs surlarının tepesinden inmesi için
kendisine merdiven uzatanlara şöyle seslenen: "Non possum descendre, Magnum opus facio"[2] Nehemiah
peygamber gibi başından savmak ister miydi? Belki balmumundan konuşacaklardı. Ama
öyle olmadı. Şu Werner… acele acele merdivene tutundu. Şöyle bir fark var ki,
inmek yerine, tırmanmak için. Biraz genç olduğundandır. Bay Coquelin
Cadet'e yaraşır bir rol değil bu, hiç de
değil, olsa olsa bay Brulé'ye göre. Bu da ikincisi. Şuna dikkat ediniz, Lemoine; tabiatı uyarınca
işe yaramaz bir pudra olan bu sırrı, Werner'e armağan diye vermiyor. Sırrı iki
milyona satıyor, üstelik bunun bir lütuf olduğunu sanmasını sağlıyor:
Hayranlıkla seyredin yaptığım
iyiliği,
Ellerim size ne kadar ucuza
verdi, bu mucizevi hazineyi
Öylesine ki kuvvetli
Her derde deva bir ilaç gibi
Bu sözler, akılalmazlık no 1'de, herşey hesaba katıldığında bile, fazla
değişiklik yaratmıyor, akılalmazlık no 2'yi ise daha da genişletiyor. Olsun da
nasıl olursa! Tanrım, şuna dikkat edin, şimdiye kadar, özetle 'iyi bir
dramatürg' olan yazarı takip ettik. Bize Lemoine'in elmas üretiminin sırrını keşfettiği
söyleniyor. Her şeyden önce, bu konuda başka bir şey bilmiyoruz: bize bu
söyleniyor, hay hay diyor, adımımızı alıyor, ilerliyoruz. Werner, elmas
konusunda büyük bir bilirkişi, o da ilerledi, ve Werner, kurnaz yatırımcı,
kazığı yedi. Daha da ilerliyoruz. Büyük bir İngiliz bilgini, yarı fizikçi, yarı
senyör, doğru deyişle bir İngiliz lordu (fakat hayır madam, tüm lordlar zaten
İngiliz değil midir, o halde bir İngiliz lordu gereksiz laf kalabalığı olmaz
mı, hazır kimse duymamışken yeniden başlamayın), Lemoine'in gerçekten felsefe
taşını bulduğuna hükmediyor. İlerlemiyorsak daha öteye gidemediğimizden. Zangırt!
Buyrunuz, Lemoine'in elmaslarında, satın aldıkları ve kesinlikle Werner madeninden gelen taşları bulan kuyumcular. Bu
kadarı biraz fazla. Demek elmasların üzerinde hâlâ kuyumcular tarafından işlenmiş markalar var. Fazlanın da
fazlası:
Fırından markasıyla çıkan elmasta,
Détour'un yazarını göremiyorum artık
Lemoine tutuklanır. Werner
parasını geri ister, İngiliz lord bir daha tek kelime etmez: pat diye
duruyoruz, yürüme işi bitti, ve bu gibi durumlarda daima olduğu üzere, bunca mesafeyi
teptiğimiz için sinirleniyoruz, ve öfkemizi tam da birisine - Bakın hele! -
müellif bey boş yere orada değildir diye düşünmekteyim. Werner hemen hakimden
talepte bulunur, meşhur sırrı muhafaza eden zarfa elkonulmasını ister. Hakim
derhal kabul eder. Kimse bu hakim kadar nazik değildir. Ama Lemoine'in avukatı
bu yapılanın kanuna aykırı olduğunu söyler. Hakim hemen talebi geri çevirir:
kimse bu hakim kadar değişken değildir. Lemoine'e gelince, kesinlikle hakimle,
avukatlarla, bilirkişilerle v.s. bir gezintiye çıkmak ister, taa Amiens'e
kadar, fabrikası orada ya, elmas yapmayı bildiğini kanıtlamak için. Ve nazik ve
değişken hakim ona, Werner'i dolandırdığını her tekrar ettiğinde, Lemoine şu
yanıtı verir: "Bu bahsi kapatalım, gezintime bakalım." Ona cevaben
hakiminse repliği şöyle: "Kanımca, gezintiye, değmeyecektir." Kimse,
bu hakim kadar, Moliereci repertuara
adanmamıştır. V.s.
[1] Kimi tiyatro yazarlardan başyapıtlar. ç.n.
[2] "Büyük bir işle meşgulüm,
inemem." ç.n.
*Aradan geçen on
yılda Lemoine’ın, gerçeğe aykırı bir biçimde, elmas
üretmeyi keşfettiğini ve Beers’in başkanı sir Julius
Werner’den bir milyondan fazlasını kopartarak, onun şikayeti üzerine 6 Temmuz
1909’da altı yıla mahkum edildiğini belki de
unutmuşsunuzdur. Ceza mahkemesinin bu önemsiz fakat vaktiyle
kamuoyunu cezbetmiş davası bir akşam tarafımca, tamamen tesadüfen, belli
sayıda yazarın tarzını taklit etmeyi deneyeceğim parçaların yegâne teması
olarak seçildi. Pastişler hakkında küçük de olsa açıklama yaparak bunların etkisini azaltma
rizki ile karşı karşıya kalıyoruz, haklı
gururları incitmekten kaçınmak adına pastişi yapılmış yazarın sadece
kendi aklınca değil, zamanının dili ile de konuştuğunu varsaydığımızı hatırlatmak
isterim. Örneğin Saint Simone’daki iyi yürekli adam, iyi yürekli kadın
kelimeleri aynı samimi ve koruyucu anlamı bugün hiç de taşımıyor. Hatıralarında Saint-Simon, sonsuz bir
saygı beslediği, Chaulnes dükü için rahatça iyi yürekli adam Chaulnes
der ve pek çok kişi için aynı tâbiri kullanır. (M.P)
1 Aralık 2017 Cuma
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)