"Bir iç dünya okulu açıp kapısına şunu yazacağım: Sanat Okulu." Max Jacob
21 Ekim 2017 Cumartesi
20 Ekim 2017 Cuma
R. L. Stevenson "İLK KİTABIM: Define Adası" | ilk sayfalar
Robert Louis
STEVENSON
“My First Book: Treasure Island”
The Idler 6 [August 1894]
İLK KİTABIM: "DEFİNE ADASI"*
İlk kitabımdı demek olmaz, çünkü ben sadece romancı
değilim. Ancak çok iyi bildiğim bir şey var ki, yüce halk, veznedarım benim,
roman harici yazdıklarıma burun kıvırmasa da kayıtsızlıkla bakmakta; beni
çağıracağı mı tuttu, en aşina olduğum, aklımdan silinmez karakterde seslenir,
ve ne zaman ki ilk kitabımdan bahsetmem istense, gelen soru olsa olsa ilk
romanımla ilgilidir.
Erken ya da geç, şu ya da bu şekilde, isteye ya da istemeye
bir roman yazmaya koyuldum. Nedenini sormak bana anlamsız geliyor. İnsanlar türlü
tuhaf meraklarla dünyaya gelir: daha küçük yaşlarımdan itibaren bir dizi hayali
olayı oyuncağım yapma adetim vardı; ve
de yazmayı öğrenir öğrenmez, kağıt
imalatçılarına iyi dost oldum. "Rathillet," "Pentland'ın
İsyanı," "Kralın Affı" (ya da "Park Whitehead"),
"Edward Daven," "Kır Dansı," "Batı'da Bir Kan Davası"nı
meydana getirmek için tabakalarca kâğıt gitmiştir, bunca kâgıdın şimdi kül olduğunu
ve toprağa yeniden döndüğünü hatırlamak benim için teselli verici. Kara bahtlı
ilk denemelerimden sadece birkaç tanesini adlandırmıştım, unutulmadan önce geçici
bir üne kavuşanlar da sadece bunlar oldu; ve yine bunlar, uzun bir seneler
dizisinin üzerini örtmekte. "Rathillet"e on beşimden önce giriştim,
"Kan Davası"na yirmi dokuzumda; ve otuz birime gelinceye dek
uğradığım bozgunlar ara vermeden devam etti. O zamana değin küçük kitaplar,
küçük denemeler, kısa hikâyeler yazmıştım; sırtım sıvaslanmış ve - geçinmeye
yetecek kadar olmasa da - bunlar için para almıştım. Yeni yeni tanınmaya
başlıyordum, çalışkan bir adamdım; canım burnumdan gelecek kadar çalıştım, ancak
çabalarımın boşunalağı - iş görebilecekken enerjimi bu işe vermek ve onunla
hayatımı kazanamamak - kimi zaman yanaklarımı kızarttı: halbuki yarım kalmış bir
ideal hâlâ karşımda ışıldıyordu. Canla başla on on iki kez denesem de henüz roman yazamamıştım. Tüm o nadide
girişimlerim sadece birazcık ilerleyebilmiş sonra da bir okul öğrencisinin saati gibi
aniden duruvermişti. Yıllardır ayakta bekleyen ama henüz tek koşu yapmamış bir
kriket oyuncusu gibiydim. İşi, kağıdı ve vakti olan herkes kısa hikâye
yazabilir - kötüsünü, demek isitiyorum - ancak kimse kötü bir roman yazmayı
hayal etmez. Canınızı alan uzunluktur.
Kabul görmüş bir romancı romanını yükseltebilir ya da
alçaltabilir, romanının başında boş yere günler geçirir, alelacele karalamaya
varıncaya değin yazmaktan başka bir şey yapmadığı olur. Ancak bu yeni başlayan
için böyle değildir. İnsan doğasının belli kanunları vardır; içgüdü - kendini
koruma içgüdüsü - haftalarla ölçülebilecek başarısız bir edebi çalışmanın
zahmetlerini sürdürmeyi (önceki bir zaferin bilincinden teşvik ve destek
almayan) herkes için yasaklamıştır. Yani umudu besleyecek bir şeyler olmalıdır.
Yeni başlayanın bir tutam rüzgâra, çalışacak bir şans damarına ihtiyacı vardır;
romancı adayı, kelimelerin kendi kendilerine geldiği, cümlelerin kendi
kendilerine dengelendiği o saatlerden birinde olmalıdır - DAHA EN BAŞLARDA BİLE.
Ve çalışmaya koyulduğunda, kitap tamamlanıncaya dek, ileri korku dolu bakışlar
atacaktır! Uzunca bir süre esinti değişmeden devam eder, damar işler; aynı stil
kalitesini korumak, idare etmek zorundasınızdır: uzunca bir süre kuklalarınız
daima kanlı canlı, daima tutarlı, daima güçlü olmalılardır!.. O günlerde, üç
ciltli her kitaba derin bir saygıyla baktığımı anımsıyorum; bunları sadece
edebi anlamda değil, fiziki ve ahlaki sebatkârlığın, Ajax'ın cesaretinin zaferi
gibi görüyordum.
Kaderde yazılı o yıl, Pitlochry'nin yukarısında Kinnaird'ta
babam ve annemle birlikte yaşamaya gelmiştim. Kızıl kırlarda, altın rengi
derenin kıyısı boyunca yürüyüş yaptım; dağlarımızın taze, sert havası beni
canlandırıyordu; bize esin verdiği içindir ki, karım ve ben ortaklaşa bir
hayalet hikayeleri cildi tasarladık, karım bu cilt için "Yataktaki
Göge"yi yazdı, ben de "Thrawn
Janet"yi, ayrıca "Mutlu Adamlar"ın ilk taslağını. Doğduğum
yerlerin havasını seviyorum, ama o beni sevmez; dolayısıyla bu tatlı dönem, soğuk,
pehlivan yakısı, Strathairdle ve Glenshee üzerinden Braemar-Castleton'a yapılan
bir göçle son buldu.
Orası epey esiyordu ve
bununla orantılı bir yağmur yağışı vardı; doğduğum yerin havası benim için
insanların nankörlüğünden daha kötüydü, ve zamanımın büyük bir bölümünü,
kederli bir isimle - Merhume Miss McGregor'un Kır Evi - diye bilinen bir evin
dört duvarı arasında geçirmeye razı oldum. Şimdi, yolu işaret eden parmağa
hayret edecek, şaşkınlıkla karşılayacaksınız. Merhume Miss McGregor'un Kır
Evi'nde bir öğrenci vardı, tatili ailesine ait dairede geçiriyordu, ve "zihin
seviyesini yükseltecek sıkı bir şeyler" arayışı içindeydi. Edebiyat
hakkında bir fikri yoktu; gelgeç beğenilerinin kabul ettiği tek şeyse
Raphael'in sanatıydı; kalem ve mürekkebin ve de bir shilinglik sulu boya takımının yardımıyla kısa sürede
odalardan birini resim galerisine çevirmişti. Galeri için başlıca ödevim
meraklı bir ziyaretçi olmaktı; ancak arada biraz gevşeyebiliyor, şövalesinin
başındaki (deyim yerindeyse) sanatçıya katılabiliyor ve günü onunla birlikte renkli
resimler yaparak verimli bir öykünme ile
geçirebiliyordum. Bu fırsatlardan birinde, bir adanın resmini yaptım; üzerinde
dikkatle dura dura, ve öyle sanıyorum ki, güzel bir biçimde renklendirilmişti;
şekli dile getiremeyeceğim kadar ilgimi çekti; beni soneler gibi mutlu eden koycukları
vardı: ve alınyazımın
bilinçsizliği ile "Define Adası" eserimi etiketledim. İnsanların
haritaları önemsemediklerini söyleyenler oldu, inanmak istemedim. İsimler,
ağaçlık bölgelerin şekilleri, yolların ve derelerin gidiş hatları, prehistorik
adamın yukarıda tepede ve aşağıda vadide hâlâ gözle seçilebilecek ayak izleri, değirmenler ve harabeler,
gölcükler ve sığlıklar, çalıların içinde belki bir Dikilitaş ya da Druid
çemberi.... Burada gözleri bakmaya hevesli ya da anlamak için iki kuruşluk da
olsa hayalgücü olan biri için sonsuz bir kaynak vardı.
---------------------------------------------------
*çevirisi devam ediyor, önümüzdeki haftalarda ekitap olarak yayınlamayı umuyorum. k.e.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)