23 Ağustos 2015 Pazar

Blog başlığı ile ilgili bilgilendirme

yayınlarımı "natilusekitap" başlığı altında duyurmaya başlamıştım, blogger ana başlığının yanısıra facebook, twitter ve pinterest'te kitapların tanıtımı için bu başlığı kullandım; pratik sebepler nedeniyle bu isimden artık vazgeçmem gerekti, sosyal ağdaki sayfalar bu hafta güncellenecek

12 Ağustos 2015 Çarşamba

Otobüs Kitapları dizisinin ikinci kitabı; "Monster Maker" - ilk sayfalar


William Chambers MORROW

THE MONSTRE MAKER

The Ape, The Idiot & Other People başlıklı derlemeden

J.B Lippincott Company, 1910, Philedelphia.
.................................
KİBAR GİYİMLİ ANCAK CİDDİ BİR AKLİ RAHATSIZLIK geçirdiği her halinden belli olan genç bir adam, müstesna bir yeteneğe sahip olduğu bilinen yaşlı bir hekimin kapısına gelmişti.
Hekimin konutu kabaca ve üstünkörü inşa edilmiş, ömrü çoktan dolmuş tuğla bir yapıydı, ancak bulunduğu semtin yıkık döküklüğü evi bu haliyle mazur görmeye yetiyordu. Alabildiğine geniş olan bu ev kasvetli ve karanlıktı, koridorları uzun, odaları loştu; ve tuhaflık şu ki içinde yaşayan küçük aile için – hekim ve karısı – oldukça büyüktü.
Ev tasvir edildiğine göre sahibinin portresi gözünüzde canlanabilir – fakat aynı tasvir sahibenin portresi için yeterli olmayacaktır. Yaşlı hekim şartlar gerektirdiğinde güleryüzlü olmasını biliyordu, fakat yaşayan bir sır olmayı da sürdürmekteydi.
Kadın sıska, uçuk benizli ve ketum, basbayağı sefil görünümlüydü, büyük bir olasılıkla dehşet ve  korkunun egemen olduğu bir hayat sürüyordu – belki tiksinç olaylara şahit olmuş, şiddetli endişeler yaşamış, kaygı ve gaddarlığın kurbanı olmuştu, fakat elbette bu söylediklerimiz büyük ölçüde tahminden ibaret.
Hekim altmış beş hanımı ise kırk yaşlarındaydı. Adam zayıf, uzun ve keldi; yüzü ince, muntazam ve tıraşlıydı, bakışları ise sert ve keskindi; dışarı asla çıkmazdı ve savsaktı. Adam güçlü, kadınsa zayıftı; adam hükmeder kadın cefa çekerdi.
Eşi az rastlanır bir yeteneğe sahipse de hekimin müşterisi neredeyse hiç yoktu; zira yeteneğini bilen az sayıda kişinin bile cesaret edip hekimin kasvetli evinden içeri adım attığı nadirdi, ola ki böyle yaptılar hekim hakkında etrafta dolaşan iğrenç hikâyelere kulaklarını tıkamaları gerekirdi. Bunların çoğu hekimin diri açımı[1] ile ilgili deneylerinin sebep olduğu abartılı hikâyelerdi, zira yaşlı adam fanatik bir biçimde kendini cerrahlık bilimine adamıştı.
Az önce bahsettiğimiz, kapıdaki genç adam uzun boylu ve yakışıklı bir delikanlıydı, ancak bariz bir biçimde zayıf karakterliydi – hayli ürkek, kolay coşan veyahut bir köşeye sinen - sağlıksız bir mizacı vardı.
Tek bir bakış hekimin, ziyaretçisinin ciddi bir akli rahatsızlık geçirdiğini anlamasına yetti, zira melankolinin o yerinden oynamaz, çare bulunmayan ölümcül maskesinin bir surata böylesine işlediğini hiç görmemişti.
Dışarıdan gelen birinin evde oturulmadığına hükmetmesi muhtemeldi. Güneş nedeniyle eskimiş, çarpıklaşıp şişmiş sokak kapısı kilitliydi; ince, uçuk yeşil rüzgârlıklar silme kapalıydı.
Genç adam kapıyı çaldı.