Bu kitabın karanlık bir dekoru, iç burkan bir hikayesi var.
Karanlık, çünkü;
bir senatoryumda geçiyor ve halüsinatif bir anlatımı var.
İç burkuyor, çünkü;
uzun bir aşk mektubu okumayı beklerken,
umutsuz bir aşk mektubu ile karşılaşıyorsunuz.
Tüm kitap, zaten ölümle her an yüz yüze olan kahramanın ayrılık
acısıyla yaşadığı sarsıntıyı
anlatıyor desek abartmış olmayız.
Fakat elbette bu karamsar tanımlarla okurun gözünü
korkutmak istemeyiz, umut denen filiz daima insanın yüreğinde.
Son sayfalarda da olsa ışık görünüyor:
Kahramanımız ayrılığın
sebebini anlamaya çalışır, bu amaçla yitik aşkını adeta bir otopsi masasına yatırır. Bu öylesine yoğun
bir çalışmadır ki çoğu
zaman kendinden parçalar koparttığı olur. Özellikle feminist
tahlillerinin olumlu sonuç verdiğini söyleyebiliriz.
Google Play link |
İlk basımı 1933’te
“Commentaire-Yorum” başlığı altında yapılan “Beni Bırakın” genç yaşta
hayatını kaybeden Marcelle Sauvageot’nun ilk ve tek eseri. Monolog, mektup,
otobiyografik roman, anlatı, hatırat, kurmaca türleri içinde değerlendirilebilecek eser özellikle
romantik bir aşkı konu alan yoğun dili ve sıradışı ahengi ile öne çıktı;
günümüze dek pek çok dile çevrildi ve yeni baskıları yapıldı. Türkçe’de
ise ilk kez okurla buluşuyor.